top of page
Search

Varlık Seviyesi

Nedir varlık seviyesi? Sahip olduğunuz para mı, oturduğunuz mevki mi, sosyal çevrenizin genişliği mi, bedeninizin güzelliği mi?... Tüm bunlara ve daha fazlasına sahip herkes tamam olmuş mu, çok mu mutlu? Şu da olunca her şey daha güzel olacak, bu evi alınca çok rahatlayacağım,bir zayıflasam çok beğenileceğim... Çok tanıdık değil mi? Peki neden olmuyor? İşte zayıfladınız ama hala arzuladığınız ilişkinin içinde değilsiniz. Yüreğinizde hayal kırıklığı ve kızgınlık var ama mutluluk hala uzakta. Bu haksızlık gibi ama gerçekte gayet adil.

Yaşamımız dediğimiz şey içsel durumlarımızın bütünüdür. Genellikle "bombok gidiyor" denilen dışarıda yaşanılanlar değil, o yaşantılara karşılık gelen iç hallerimizdir. Kaliteli bir partide yanınızda hoş biriyle şarap içiyor ama buhran geçiriyor olabilirsiniz. Başınızın üstünde damınız vardır ama o dam neden boğazda değil diye dertleniyor olabilirsiniz. Ya da ayağınızda doğru düzgün ayakkabı bile yoktur ama arkadaşlarınızla sokakta şarkılar söyleyip dans ediyor ve kahkahalar atıyor olabilirsiniz. Her şey insan için...Aslolan ne yaşadığınız değil, yaşarken ne hissettiğinizdir aslında. Ruhun zihinle net anlaştığı, kesin hem fikir olduğu an yaratım büyüsü başlar. Yaydığımız enerjinin parametreleri arzuladığımızla uygun değilse rezonans gerçekleşmez, ancak eğer uygunsa onu sonsuz olasılıklar arasından tıklayıp seçmiş ve gerçekliğimiz haline getirmiş oluruz. İmleci nerede tuttuğunuzun, nereyi tarayıp seçmek üzere olduğunuzun, neyle rezonansa girdiğinizin farkında mısınız?

Yıllar önce kızım 4 yaşındayken bana şunu sordu:

- Biz başkasının rüyasında mıyız anne?

O gece biraz konuştuk ve uyudu. Ben hiç unutmadım bu soruyu ve 4 sene sonra şunları yazdım kızım için:

“Biz bir rüyada, kendi rüyamızda olabiliriz. Şimdiye kadar idrak ettiğim kadarıyla kendi yarattığımız gerçeklikteyiz. Bunu bir dönem özel bir çaba sarfedip dikkatimi alarmda tutarak düşünce ve duygularımı, peşi sıra yaşadıklarımı gözlemleyerek idrak ettim. Açıklamaya çalışayım ama sen de yaşadıkça daha iyi anlamlandıracaksın.

Bedenin senin bu boyutla etkileşebilmen için kullandığın bir araç. Bir yere gidebilmek için arabaya binmen gibi. Bedenin araba olmadığı gibi, varlığın da bedenin değil. Bu dünyada deneyim kazanmaya devam etmen için ona ihtiyacın var. Bedenindeki en iyi kankan beynin. Beyin, tüm vücudunu senin her daim hayatta kalabilmen için komuta ediyor. Peki beyin bunu neye göre yapıyor? Topladığı sinyallere göre. Beynin düşüncelerle konuşur, bedenin duygularla. İkisi birlikte senin varlık halini oluşturur ki işte bu haldir yaşamını yaratan. Varlık halin neyse yaşamın odur. Beynin ne zaman bir şey konuşsa nöral ileticiler ve proteinlerden oluşan kimyasallar üretip bedene salar. Bedenin de buna tepki olarak bir his üretir. Sen bu nasıl bir his, niye böyle hissediyorum vs diye düşünürsün ve yine buna uygun kimyasallar salgılayıp beynine gönderirsin ve bir döngüye girmiş olursun. Dikkat etmezsen döngü yıllarca hatta ömür boyu sürebilir. Her bir düşünce beyninin içindeki elektrik ağında kendine bir yol çizer. Aynı tarzda uzun süre düşündüğünde veya korku gibi gücü yüksek bir duygunun içinde kaldığında bu yol artık kalıcı olur ve senin otomatik duygu ve tepkilerini oluşturur. Otomatik duyguların sana hep ilk oluştukları anı çaktırmadan hatırlatacaktır. Yani seni, şimdiyi yaşamaktan alıkoyacaktır. Bedenin artık bilinç dışı programlanmıştır. Bu döngüyü ancak senin bilinçli zihnin kırabilir. Dikkatli ol kızım. “


Hisler ve düşünceler eski deneyimlerin bir çıktısı ve ne kadar tekrarlanırlarsa o kadar köklü bir kuantum gerçeklik modeli oluşturuyorlar. Düşünce şeklin hep aynıysa, dekor ve kahramanlar değişse de hayatın hep aynı demektir. Bedenin kendini hep aynı duygusal durumda bilirse, geleceğini istediğin şekilde yaratmıyorsun demektir. Nasıl tehlike anında kaçacağımıza oturup resim yapmıyor veya başka neler yapabilirim diye sormuyorsak, stres içindeyken de yaratım ve öğrenim yapamaz, kendimizi mümkün olan diğer olasılıklara açamayız. Varlık durumumuzun farkına vardığımızda değişim dönüşüm zamanı gelmiş demektir. Eğer konfor alanımızı terk etmeye gönüllü olursak ki bu kolay değildir, kendimizi yepyeni bir hayatın içinde bulabiliriz. Yeni sorularımız olur: “ Özümün en yüksek ifadesi ne olur? Ben gerçekte kimim? Özümün ve kişisel irademin bir olması için hayatımın nasıl olması gerekir?” gibi... Bu sorular, beyinde yeni yollar oluşturmaya başlar. Tekrarlandıkça, o yollar bedende de kendileriyle uyumlu hisler yaratırlar. Beden yeni hislere alışınca yaratım başlar. Yepyeni oluşumlar... Yeni hayat yolları....Yükselmiş bir duygu durumu içinde net ve güçlü bir niyetle yeni varlık seviyemize doğru yelken açarız. Net ve güçlü niyet, bu soruların cevabı ön lobumuzda resmoldukça oluşur.

Konfor alanımızı terketmek neden kolay değildir? Sigarayı bırakmak neden zordur? Zararlı düşünce ve inanç kalıplarını bastırmak, saklamak, kamufle etmek, bilmezden gelmek veya varlıkları için geçerli bahaneler bulmak çok kolaydır ve maalesef genelde eğilimimiz bu yöndedir. O yüzden bu iş, “evrene mesaj gönderirim olur” işi değildir. Yürek ister, çaba ister, adanmışlık ister...

ree

 
 
 

Comments


Çiftehavuzlar Bağdat Cad.  Kadıköy-İstanbul 

info@hulyayildiran.com

Tel: +905423119148

Pazartesi - Cuma: 09:00 - 17:00​Cumartesi: 09:00 - 13:00

Pazar: 11:00 - 13:00

  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn
  • YouTube
  • TikTok

Teşekkür ederim!

© 2023 Hülya Yıldıran Serçe

bottom of page